|
Maşallah ne demek? Maşallah neden deriz? Maşallah ve İnşallah demenin anlamı, duası ve fazileti...
Arapça’da mâ edatı ile “dilemek, istemek” anlamındaki şey (meşîet) kökünden türeyen şâe fiili ve lafza-i celâlden meydana gelen mâşallah (mâ şâa’llāh) “Allah dileyince her şey olur” mânasına gelir. Bu tabir ilâhî iradenin her yerde geçerli olduğunu ifade eden, “Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz” anlamındaki hadise de (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101) işaret etmektedir.
MAŞALLAH DEMENİN FAZİLETİ
Mâşallah ifadesi Kur’ân-ı Kerîm’in dört âyetinde yer alır ve bunların üçünde istisna edatı olan “illâ” ile kullanılarak “Allah’ın dilediği hariç” mânasına gelir. (el-A‘râf 7/188; Yûnus 10/49; el-A‘lâ 87/7) Kehf sûresindeki âyette ise (18/39) biri mümin, diğeri münkir iki kişi arasında geçen konuşmada müminin diğerine, “Bahçene girdiğin zaman, ‘Mâşallah (Allah dilemiş de olmuş), kuvvet yalnız Allah’a aittir’ deseydin!” şeklinde tavsiyede bulunduğu ifade edilir. Bu âyetteki mâşallahın, bahçedeki bütün güzelliklerin Allah’ın iradesiyle meydana geldiğini belirtmeye ve lutfettiği nimetlere karşılık O’na hamdetmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. (krş. Mâtürîdî, vr. 441b)
MAŞALLAH DUASI
Çeşitli hadis rivayetlerinde mâşallah ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.
Hz. Peygamber’in, hoşa giden bir şeyin görülmesi halinde “mâ şâallah lâ kuvvete illâ billâh” (Allah’ın dilediği olur, bütün güç ve kudret O’na aittir) denilmesini (Beyhakī, Şuʿabü’l-îmân, IV, 90), ayrıca sabah kalkıldığında veya akşam yatmadan önce “mâ şâallahu kân ve mâ lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir. (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101)
Güzellikleriyle dikkat çeken ve çok beğenilen şeylerin nazardan korunması amacıyla, “Ne güzel, Allah kötü bakışlardan saklasın” anlamında mâşallah demek Müslümanlar arasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir. Yine nazara karşı küçük çocuklara, güzel binalara vb. yerlere üzerinde mâşallah ibaresi yazılı nazarlıkların takılması da bir âdettir.
MAŞALLAH, Arapça bir dilek ifadesi. Üç kelimeden meydana gelmiştir. Bunlar, ismi mevsul olan "ma": Türkçe'de dilemek manasına gelen "şâe" ve bu fiilin fâili (öznesi) olan Lâfza-i Celâl yani "Allah" lâfzıdır. "Ma-ş-Allah" Kavramının dilimizdeki karşılığı ise, "Allah'ın dilediği şey veya Allah'ın dilemesi" demektir. Dilimizde bu kavramın başka bir biçimi de kullanılmaktadır. Bu da Allah dilerse manasına gelen "inşallah" kavramıdır ki "maşallah" lâfzından mana yönüyle farklılık arzeder.
"Maşallah", daha ziyade, Allah'ın istediği gibi, Allah nazarından saklasın, ne güzel gibi manalara gelmektedir. Bununla birlikte, maşallah, hayret ve memnunluk da ifade etmektedir. Ayrıca, nazar değmemesi için çocukların üzerlerine iliştirilen nazarlıkların üzerinde de maşallah lâfzı yazılmıştır.
Maşallah lâfzı, Kur'ân-ı Kerim'de dört ayette geçmektedir:
"Allah onlara şöyle dedi: Öyle ise, ateş, yerinizdir. Allah'ın dilediği zamanlardan başka hepiniz ebedî olarak oradasınız..." (el-En'âm, 6/128).
"De ki: Ben Allah'ın dilediğinden başka, kendi kendime ne bir menfaatı kazanmağa, ne de bir zararı defetmeğe sahip değilim..." (el-A'râf, 7/188).
"Kendi bağına girdiğin zaman: 'Bu Allah'tandır, benim kuvvetim değil, Allah'ın kuvveti ile olmuştur.' deseydin ya!" (el-Kehf, 18/39).
"Bundan böyle sana (Kur'ân) okutacağız da unutmayacaksın. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. Çünkü O, aşikârı da gizliyi de bilir." (el-Alâ, 87/6-7).
Maşallah ne demek? Maşallah neden deriz? Maşallah anlamı, duası ve fazileti…
Arapça’da ma edatı ile “dilemek, istemek” anlamındaki şey (meşîet) kökünden türeyen şae fiili ve lafza-i celalden meydana gelen maşallah (ma şaa’llāh) “Allah dileyince her şey olur” manasına gelir. Bu tabir ilahî iradenin her yerde geçerli olduğunu ifade eden, “Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz” anlamındaki hadise de (Ebu Davud, “Edeb”, 101) işaret etmektedir.
MAŞALLAH DEMENİN FAZİLETİ
Maşallah ifadesi Kur’an-ı Kerîm’in dört ayetinde yer alır ve bunların üçünde istisna edatı olan “illa” ile kullanılarak “Allah’ın dilediği hariç” manasına gelir. (el-A‘raf 7/188; Yunus 10/49; el-A‘la 87/7) Kehf suresindeki ayette ise (18/39) biri mümin, diğeri münkir iki kişi arasında geçen konuşmada müminin diğerine, “Bahçene girdiğin zaman, ‘Maşallah (Allah dilemiş de olmuş), kuvvet yalnız Allah’a aittir’ deseydin!” şeklinde tavsiyede bulunduğu ifade edilir. Bu ayetteki maşallahın, bahçedeki bütün güzelliklerin Allah’ın iradesiyle meydana geldiğini belirtmeye ve lutfettiği nimetlere karşılık O’na hamdetmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. (krş. Matürîdî, vr. 441b)
MAŞALLAH DUASI
Çeşitli hadis rivayetlerinde maşallah ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.
Maşallah Arapça
مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ
Hz. Peygamber’in, hoşa giden bir şeyin görülmesi halinde “ma şaallah la kuvvete illa billah” (Allah’ın dilediği olur, bütün güç ve kudret O’na aittir) denilmesini (Beyhakī, Şuʿabü’l-îman, IV, 90), ayrıca sabah kalkıldığında veya akşam yatmadan önce “ma şaallahu kan ve ma lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir. (Ebu Davud, “Edeb”, 101)
Güzellikleriyle dikkat çeken ve çok beğenilen şeylerin nazardan korunması amacıyla, “Ne güzel, Allah kötü bakışlardan saklasın” anlamında maşallah demek Müslümanlar arasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir. Yine nazara karşı küçük çocuklara, güzel binalara vb. yerlere üzerinde maşallah ibaresi yazılı nazarlıkların takılması da bir adettir.
Soru: Benim sorum, göz değmesi hakkındadır. Bir kimse, karısına güzel olduğunu söylerse, ‘Maşallah’ demesi gerekir mi? Yoksa bu aşırılık mı sayılmaktadır?
Cevap: Göz değmesi (nazar), haktır.
Nitekim Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
الْعَيْنُ حَقٌّ، وَلَوْ كَانَ شَيْءٌ سَابَقَ الْقَدَرَ سَبَقَتْهُ الْعَيْنُ...
“Göz değmesi haktır! Eğer kaderi geçecek bir şey olsaydı, onu göz değmesi geçerdi!..”
Müslim 2188/42
Göz değmesi (nazar), çoğunlukla hasetçinin nazar etmesiyle olur. Nitekim İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) bu konuda şöyle demiştir:
“Her nazar eden (göz değdiren), hasetçidir! Fakat her hasetçi, nazar eden (göz değdiren) değildir!”
İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) devamla şöyle demiştir:
“Bu kelimenin (nazarın) aslı, bir şeye bakan kimsenin o şeyden hoşlanması ve o şeyi beğenmesi, sonra da kötü nefsine uyarak nazar ettiği şeye zehirini geçirmesi için bakışından yardım istemesidir.
Bir kimse, kendi kendine nazar edebilir. Kendi iradesi olmadan da nazar edebilir, hatta kendi tabiatı ile kendine nazar edebilir. İşte bu, insan tarafından olan nazarın en kötüsüdür.”
Nitekim arkadaşlarımız ve diğer fakihler bu konuda şöyle demişlerdir:
“Devlet başkanı (yönetici), nazar etmek (göz değdirmekle) bilinen ve tanınan bir kimsenin hapsedilmesine ve ölünceye kadar da hapiste kalmasına hükmeder. Bu, kesinlikle doğru olan bir hükümdür.”
Zâdu’l-Meâd 4/67
Buna göre Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ، وَهَامَّةٍ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ
“Her türlü şeytandan, (yılan ve akrep gibi) zehirli hayvandan ve nazar eden gözden, Allah’ın noksansız sözlerine (isimlerine, sıfatlarına ve Kur’an ayetlerine) sığınırım.”
Buhari 7/3170
Râcih (tercih edilen) görüşe göre nazar (göz değmesi), nazar eden hasetçiden vukû bulduğu gibi, hasetçi olmayan kimsenin bir şeyi beğenmesi ve ondan hoşlanmasıyla de nazar vukû bulabilir.
Nitekim şu hadis bunu göstermektedir:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
إِذَا رَأَى أَحَدُكُمْ مِنْ نَفْسِهِ أَوْ مِنْ مَالِهِ أَوْ مِنْ أَخِيهِ مَا يُعْجِبُهُ فَلْيَدْعُ لَهُ بِالْبَرَكَةِ؛ فَإِنَّ الْعَيْنَ حَقٌّ
“Sizden biriniz, kendisinde veya malında veyahut da kardeşinde şaşırdığı (hoşuna giden, beğenip sevdiği) bir şey gördüğü zaman, mubarek/bereketli olması için ona dua etsin! (Yani Barekallah desin!) Kuşkusuz ki, göz değmesi/nazar haktır!”
Önemli Uyarı: Kişi hoşuna giden, beğenip sevdiği bir şey gördüğü zaman, ‘Maşaallah’ demez! ‘Barekallah’ der!
İbn-i Sünni Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle 168, Hakim 4/216, Albâni Kelimu’t-(:::) 234
Bu hadis, bir kimsenin kendi kendine veya malına nazar edebileceğini -ki hiç kimse kendisine haset etmez- açıklamaktadır. Bu sebeple bir kimse kendini beğenmesiyle kendi kendine nazar edebildiğine göre, hanımına nasıl nazar etmesin?
İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bir kimse, kendine nazar edebilir...”
Zâdu’l-Meâd 4/167
Bir kimse, hanımına bakması, onun güzelliğinin kendisinin dikkatini çekmesi ve onu beğenmesiyle, ona nazar edebilir! Hatta ona: ‘Sen çok güzelsin,’ demese bile ona nazar edebilir! Fakat onu böyle gördüğünde şöyle demesi müstehaptır:
“Ey Allah’ım! Onu mubarek eyle!”
Ebu Umame bin Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anhuma) babasından şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Medine’den) Mekke’ye doğru yola çıktığında sahabeler de Cuhfe yakınlarındaki Hazzâr denilen yere varıncaya kadar onunla birlikte yürüdüler. (Oraya vardıklarında) Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) (üzerindeki cübbeyi çıkarıp) yıkanmaya başladı. Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh), bembeyaz bir tene ve güzel görünüşlü bir cilde sahipti. Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) yıkanırken o sırada Adiy bin Ka’b oğulları kabilesinden Âmir bin Rabia ona baktı ve:
-Bugünkü gibi bir manzarayı ve böylesine ancak çadıra çekilmiş bâkire kızda bulunabilen bir teni hiç görmedim, dedi. Bunun üzerine Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) hemen orada çarpılmış gibi yere yıkılıp kaldı. Onu alıp hemen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bulunduğu yere götürdüler. Sahabeler:
Ey Allah’ın Rasulu! Sehl’e bakar mısın? Allah’a yemîn olsun ki, başını kaldıramıyor ve kendine gelemiyor, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Onunla ilgili olarak herhangi birisini itham ediyor musunuz? (Yani şüpheleniyor musunuz?)”
Sahabeler:
Ona, Amir bin Rabia bakmıştı, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Amir bin Rabia’yı çağırdı ve onu azarlayarak şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz niçin kardeşini öldürüyor? Kardeşinde beğendiğin ve hoşuna giden bir şey gördüğün zaman ona, mubarek olması için dua etseydin ya!”
Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Amir bin Rabia’ya şöyle buyurdu:
“Sehl için yıkan!”
Bunun üzerine Amir bin Rabia, bir kabın içinde yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayak parmaklarını ve izarının içini yıkadı. Sonra bu su, Sehl bin Huneyf’in arkasından başının üzerine döküldü. Ardından Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) hemen iyileşiverdi ve sanki kendisinde hiçbir şey yokmuş gibi insanlarla birlikte yola çıktı.
Ahmed bin Hanbel Müsned 15550, Malik Muvatta 1811, Nesei, İbni Hibban, Albânî Mişkâtu’l-Mesâbîh 4562
Bazı insanlar, bir şeyi beğendikleri zaman “Maşallah La Kuvvete İlla Billah,” demekte ve Kehf Suresinde ki, ayet ile bir hadisi delil göstermektedirler. Delil gösterdikleri Kehf Suresinde ki, ayet şudur:
وَلَوْلاَ إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ...
“Bağına girdiğinde şöyle deseydin ya: ‘Maşallah! Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur...”
Kehf Suresi 39
Bu ayetin delil olarak gösterilmesi doğru değildir! Çünkü hasedin konuyla bir ilgisi yoktur! Allah-u Teâlâ, ayette geçen adamın bağını, inkârı ve haddi aşması sebebiyle yok etmiştir!
Delil gösterdikleri hadise de gelince, hadis ÇOK ZAYIFTIR!
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
مَنْ رَأَى شَيْئًا فَأَعْجَبَهُ فَقَالَ: مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّة إِلاَّ بِاللهِ لَمْ تُصِبْهُ الْعَيْنُ
“Kim, hoşuna giden (beğendiği) bir şey gördüğü zaman, ‘Maşallah! La Kuvvete İlla Billah’ derse, o şeye göz (nazar) değmez!”
Bezzar, Mecme’u’z-Zevâid 5/21, bu hadis, ÇOK ZAYIFTIR!
Heysemî (Rahmetullahi Aleyh) bu konuda şöyle demiştir:
Hadis, ÇOK ZAYIFTIR! Allah-u Teâlâ en iyi bilendir.
İnşallah demenin önemi
Sual: İnşallah ne demektir, önemi nedir?
CEVAP
İnşallah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına, bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.
Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşallah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.
(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşallah) demelidir!
Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)
Kesin işlerde de inşallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)
İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat 102)
Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)
Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu:
(Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşallah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]
Hazret-i Süleyman’ın imtihanı
Kur'an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)
Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)
Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşallah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşallah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]
Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.
Sual: İnşallah denince, (İnşallahla, maşallahla olmaz bu iş) demek küfür müdür?
CEVAP
İnşallah, (Allah izin verirse) demektir. Allah izin verse de olmaz demek, Allahü teâlânın kudretine inanmamak olur. Maşallah da, beğenilen şeyler görüldüğünde, (Bu, Allahü teâlânın dilediği ve ihsan ettiği şeydir. Allah korusun, Allah nazardan saklasın) anlamına gelen, mübarek bir sözdür. Bu kelimelerle alay maksadı ile öyle söylemek küfür olur.
Sual: İnşallah, Allah’ın izniyle demeden, mesela gelirim, satarım, gelebilirim, gidersin, yaparım gibi kararlılık sözleri, ifadeleri irdelenecek olursa şirk olmuyor mu?
CEVAP
Hayır, şirk ile alakası yok. Kapıyı açıyor musun diyene evet açıyorum demenin şirk ile ilgisi yoktur. Zaten her şeyimizi yaratan Allah’tır, kapıyı bize açtıran da Odur. İnşallah demek iyi olur.
Kaynaklar
İslam ve İhsan
sahihhadisler
Sorularla İslamiyet
Manevi hayat
dinimiislam
|