07-10-2024, 02:31 AM
Sivrisinek Hakkında Bilgiler
Sivrisinek, Latince: Culiseta longiareolata çift kanatlılar (Diptera) takımının Culicidae familyasından kan emici zararlı böceklerin ortak adı.
Kan emmek için yaklaşırken vızıltılı sesleriyle kolayca tanınan, ince uzun bacaklı narin böceklerdir.
Morfoloji
Larvaları alt familyaya bağlı olarak farklıdır. Anophelinae türleri su yüzeyine paralel (yatay) durmaları ile su yüzeyine eğik olarak asılı Culicinae larvalarından kolayca ayrılır.
Pupaların baş ve göğüs kısmı tek parça hâlinde birleşmiştir; abdomenin yarısı bir yapı olarak bu birliğe bağlanmıştır. Göz çiftleri oldukça büyüktür. Diğer böceklerdeki pupların aksine, sivrisinek pupları çok hareketlidir. Abdomenin vertikal hareketleri ile hızlı, fakat düz olmayan bir hareket meydana gelir. Su yüzeyinin hemen altında bulunurlar.
Biyolojisi
Sivrisinek larvası
Sivrisinekler tam başkalaşımlı böcekler olup 4 evreden geçerler: Suda geçen yumurta, larva, pupa evreleri ile karada geçen ve ergin evre.
Sivrisinekler doğru bilinenin aksine kışın da hangi evrede olursa olsun yaşayabilir. Yumurtadan çıkan sivrisinek yavrularının (larva ve pupa), büyüme evrelerini tamamlayabilmeleri için küçük bir su birikintisine ihtiyaç duyar. Bu, çamurlu bir yağmur suyu, bataklık, çeltik, havuz suyu ya da teneke kapta birikmiş bir su olabilir. Ancak durgun sular sivrisineklerin tercih sebebidir. Çünkü bu sular, içerdikleri fotosentez yapabilen bitki öbekleri sayesinde, oksijence zengindirler. Sivrisinek yumurtaları su bulunan her ortamda gelişebilirler, ancak bazı şartların sağlanması gerekir: Yumurtadan çıkacak olan larva, yetişkin bir sinek oluncaya kadar farklı evreler geçirecektir. Her evrede de yavru sineğin farklı ihtiyaçları olacaktır. Kuraklık ve aşırı sıcak da yumurtaların gelişimini engelleyebilir.
Bir sivrisineğin kan emmek için konukçusunu nasıl bulduğu tam olarak bilinememektedir. Kanda bulunan aminoasitlerin, eminlerin ve amonyağın karışımı cezbedicidir. En iyi cezbetme etkisinin nem ve sıcaklık olduğu bilinmektedir.
Ses
Geceleri sivrisinekler çoğu zaman görülemezler ve yalnızca tipik vızıltılarıyla kendilerini belli ederler. Henüz uyuyamamış insanları kısa süreli rahatsız eden bu vızıltılar, sivrisineklerde yaşamın devamı için önemlidir. Erkeğin kafasından çıkan 2 tane küçük ve tüylü duyargada bulunan çok sayıda duyu hücresinden meydana gelmiş Johnston organı, ses dalgalarının titreşimlerini alır ve ayırt eder. Bu tüylü duyargalar yalnızca dik durumdayken ses titreşimlerine karşı duyarlıdırlar. Johnston organı, eşeylerin bulunmasında çok önemlidir. Dişinin çıkardığı titreşimler belli bir rakamdan sonra (100-8000 titreşim/saniye) erkeklerde çiftleşme isteği yaratır. Erkeklerin sürü oluşturduğu evrelerde bu vızıltılar en üst seviyeye çıkar.
Besin
Larvaların besini algler, bir hücreliler ve detritusdur. Megarhinus larvaları kendi türlerine saldıracak kadar yırtıcıdır.
Ergin dişi ve erkeklerin besini bitki ve meyve sularından aldıkları şeker ve proteinden oluşur. Dişiler, yumurta yapabilmek için kan emmek zorundadır. Laboratuvar ortamında bitkisel besinlerle uzun süre yaşatılabilirler fakat yumurta elde edilemez. Familya türlerinin hepsi kan emmez; tamamen bitkisel beslenenler de vardır.
Taşıyıcılığı
Sivrisinekler kan taşıdıkları için hastalık bulaştırma riski vardır. Örneğin sarıhumma, fil hastalığı ya da sıtma gibi parazit hastalıklarını sivrisinekler taşıyabilir. AIDS'e sebep olan HIV ise bu canlılarda gelişme ortamı bulamaz. Virüsler, sivrisinekler tarafından taşınmaz.
Düşmanları
Pek çok doğal düşmanları vardır. Kurbağalar, balıklar, kertenkeleler, bukalemunlar, kuşlar, yarasalar ve böcek larvaları; sivrisinek ve larvalarıyla beslenirler.
Mücadele
Günümüzde sivrisineklerle mücadele için kimyasal ve fiziksel pek çok metot kullanılmaktadır. Ancak çok basit ve hızlı üremeleri nedeniyle etkin bir mücadele ile lokal temizliği mümkündür.
Sınıflandırma
Alt familya: Anophelinae
Cins Anofel
Cins Bironella
Cins Chagasia
Alt familya: Culicinae
Oymak: Aedeomyiini
Cins: Aedeomyia
Oymak: Aedini
Cins: Aedes
Cins: Armigeres
Cins: Ayurakitia
Cins: Eretmapodites
Cins: Haemagogus
Cins: Heizmannia
Cins: Opifex
Cins: Psorophora
Cins: Tanakaius
Cins: Udaya
Cins: Verrallina
Cins: Zeugnomyia
Oymak: Culicini
Cins: Culex
Cins: Deinocerites
Cins: Galindomyia
Cins: Lutzia
Oymak: Culisetini
Cins: Culiseta
Oymak: Ficalbiini
Cins: Ficalbia
Cins: Mimomyia
Oymak: Hodgesiini
Cins: Hodgesia
Oymak: Mansoniini
Cins: Coquillettidia
Cins: Mansonia
Oymak: Orthopodomyiini
Cins: Orthopodomyia
Oymak: Sabethini
Cins: Isostomyia
Cins: Johnbelkinia
Cins: Limatus
Cins: Malaya
Cins: Maorigoeldia
Cins: Onirion
Cins: Runchomyia
Cins: Sabethes
Cins: Shannoniana
Cins: Topomyia
Cins: Trichoprosopon
Cins: Tripteroides
Cins: Wyeomyia
Oymak: Toxorhynchitini
Cins: Toxorhynchites
Oymak: Uranotaeniini
Cins: Uranotaenia
------------------------
Anofel
Anofel (Anopheles), yaklaşık 400 türü bulunan bir sivrisinek cinsidir.
30-40 türü sıtmaya neden olan asalaklar taşır. Taşıdığı asalaklar insanlar için en tehlikeli olanı Plasmodium falciparum'dur. Diğer sivrisinek cinslerinden Aedes ve Culex de virüs taşıyıcısıdır.
Yaşam evreleri
Diğer sivrisinekler gibi anofeller de 4 evreye sahiptirler:
yumurta,
larva (kurtçuk),
pupa,
ve imago(böcek).
İlk üç evre çevre sıcaklığına bağlı olarak suda geçer. Yetişkin evresinde dişi anofeller sıtma taşıyıcısı olurlar.
Yumurta
Yetişkin dişiler yumurtlama döneminde 50-200 arasında yumurta bırakırlar. Yumurtalar doğrudan suya ya da suda yüzen bir cisme ayrı ayrı bırakılırlar ve kuru havaya dayanıklı değillerdir. 2-3 gün içerisinde yumurtadan çıkarlar. Yumurtadan çıkma soğuk havalarda 2-3 hafta sürebilmektedir.
Larva
Sivrisinek larvaları beslenme için kullandığı fırçalı ağzıyla çok gelişmiş bir baş, geniş bir göğüs ve bölümlü bir karına sahiptir. Bacakları yoktur. Diğer sivrisineklerden fark olarak Anofel larvalarının soluk boruları yoktur ve bu yüzden kendilerini su yüzeyine paralel olacak şekilde konumlandırırlar.
Larvalar 8. karınsal bölümlerinde bulunan solunum deliği ile nefes alırlar, bundan dolayı da sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadırlar. Larvalar zamanlarının çoğunu algler, bakteriler ve yüzeydeki mikroorganizmalarla beslenerek geçirirler. Yalnızca rahatsız edildiklerinde yüzeyin altına dalarlar. Larvalar hem vücutlarıyla yaptıkları sarsıntılı hareketlerle, hem de ağızlarıyla oluşturdukları itici güçle yüzerler.
Larva, pupaya başkalaştıktan sonra 4 bölümde veya safhada gelişir. Her safhanın sonunda, Larva daha hızlı gelişimini sağlamak için dış kabuk veya derisini atarak deri değiştirir.
Larvalar çok geniş bir yaşam alanına sahip olmasına rağmen, çoğu türler temiz ve kirletilmemiş suları tercih ederler. Anofel sivrisineklerinin larvaları tatlı veya tuzlu su bataklıklarında, mangrov bataklıklarında, pirinç tarlalarında, çimenli hendeklerde, akarsu ve nehir kenarlarında ve ufak, geçici yağmursuyu birikintilerinde yaşarlar. Çoğu türler bitkisel alanları tercih ederler. Bazı türler açık, güneş ışığına maruz kalan sularda bulunurken, bir kısmı da ormanların gölgeli kısımlarında yaşarlar. Birkaç tür ise ağaç oyuklarında veya bazı bitki yapraklarında yaşarlar.
Pupa (Larva sonrası evre)
Pupa, yandan görünüş olarak virgül şeklindedir. Baş ve göğüs karnın altından dönerek cephalothorax olarak birleşirler. Larva'da olduğu gibi, pupa da nefes almak için sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadır, bu işlevi de başgöğüs kısmında bulunan bir çift soluk borusuyla sağlarlar. Pupa olarak birkaç gün geçtikten sonra, başgöğüs kısmının sırt yüzeyi parçalanır ve ergin sivrisinek ortaya çıkar.
Yetişkin
Ergin dişi sinek 3-4 hafta yaşarken erkeklerin ömrü birkaç günle sınırlıdır.
Yumurtadan ergin hale gelmeye kadarki süreç türlere göre değişiklik göstermektedir ve çevre sıcaklığından fazlaca etkilenmektedirler. Sivrisinekler yumurtadan erişginliğe en az 5 günde ulaşırlar fakat tropikal ortamlarda bu süre 10-14 gün almaktadır.
Diğer sivrisineklerdeki gibi, ergin Anofel 3 bölümlü ince bir vücuda sahiptir: baş, göğüs, sırt.
Baş, duyusal bilgiler edinme ve beslenmeyi sağlayacak şekilde özlelleşmiştir. Baş, gözleri ve bir çift uzun, çok bölümlü duyargayı barındırır. Duyargalar dişilerin yumurtaları bıraktıkları beslenme alanlarının kokularını kolayca alabilmeleri açısından önemlidir. Ayrıca başta bir adet beslenmeye yardım eden ileri doğru uzanan hortum ve iki duyusal dokungaç bulunur.
Karın, hareketi sağlamak üzere özelleşmiştir. Üç çift ayak ve bir çift kanat göğüste bulunmaktadır.
Sırt kısmı yemeklerin sindirimi ve yumurtaların gelişimini sağlayacak şekilde yapılanmıştır. Bu bölmeli vücut kısmı dişi kanlı besin getirdiği zaman uzayarak genişlemektedir. Kan, yumurta üretimi için protein kaynağı sağlayacak şekilde zamanla sindirilir ve sırt kısmını doldurur.
Anofel sivrisinekleri dokungaçları, uzayabilen hortumları, kanatları üzerindeki yarı saydam siyah ve beyaz bölümlerin varlığıyla diğer sivrisineklerden ayırt edilebilirler. Ergin Anofel kendilerine has dinlenme konumlarıyla da fark edilebilirler: diğer sivrisinekler dinlenirken yüzeye paralel bir konum alırlarken, erkek ve dişi Anofeller karınlarıyla havaya dikilirler.
Ergin sivrisinekler genellikle pupa evresini geçtikten birkaç gün sonra çiftleşebilirler. Çoğu türlerde erkekler genellikle akşam karanlığında bir küme oluştururlar ve dişiler de çiftleşmek için bu kümenin etrafında uçuşurlar.
Erkekler, balözü ve diğer şeker kaynaklarıyla beslenerek yaklaşık bir hafta yaşarlar. Dişiler de enerji ihtiyaçlarını şeker kaynaklarından karşılarlar fakat onlar yumurtaların gelişimi için ayrıca kanlı yiyecekler de tüketmeleri gerekir. Gerekli kan ihtiyacını karşıladıktan sonra dişiler kanın sindirilmesi ve yumurtaların gelişimi için birkaç gün dinlenmeye çekilirler. Bu aşama sıcaklığa bağlıdır fakat tropikal bölgelerde genellikle 2-3 gün sürmektedir. Yumurtalar tamamen geliştiklerinde dişiler onları bırakırlar ve ev sahibi aramaya devam ederler.
Bu döngü, dişi ölene kadar devam eder. Dişiler kapalı ortamda bir aydan uzun bir süre yaşayabilmelerine rağmen, doğa da bu süre 1-2 hafta civarındadır. Ömürleri sıcaklığa, neme ve ayrıca dopal savunucalrla mücadele ederek kendilerine kan kaynakları sağlayabilme yeteneklerine bağlıdır.
Yaşam ortamı
Sıtma, tropikal bölgelerde sınırlandırılmış olsa da Sahra Altı Afrika'nın dışındaki çoğu bölgelerde hatta soğuk enlemlerde bile anofel türleri yaşamaktadır (bkz. harita). Gerçekten de, geçmiş zamanlarda bu soğuk bölgelerde sıtma salgınları yaşanmıştır, örneğin 1820'lerde Kanada'da Rideau Kanalının inşasında bu olaylar görülmüştür. O zamandan sonra Plasmodium asalağı (Anofel sivrisineği değil) birinci dünya ülkelerinde yok edilmiştir.
CDC'nin uyarılarına göre sıtmanın taşındığı "Anofel, yalnıca sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde değil, aynı zamanda sıtmanın yok edildiği bölgelerde de görülebilmektedir. Sonraki bölgelerde de hastalığın görülme riski şimdiye değin bulunmaktadır."
Virüs Taşıyıcılığı
Bazı türler sıtmanın zayıf taşıyıcılarıdır çünkü parazitler onlarla birlikteyken fazla gelişemezler. Laboratuvar ortamında sıtma parazitlerinden kaynaklanan hastalıklara dayanıklı olmalarına göre soyların seçimleri yapılabilir. Bu dayanıklı soylar bir bağışıklık mekanizması içerirler ve sivrisineğin karın duvarına enjekte edildiklerinde parazitleri öldürürler. Bilim adamları bu genetik savunma mekanizması hakkında çalışmaktadırlar. Son günlerde umulmaktadır ki, sıtmaya karşı dayanıklı genetiği değiştirilmiş sivrisinekler vahşi olanlarıyla yer değiştirilip, sıtmanın yayılması sınırlandırılabilir veya yok edilebilir.
Sıtma yayılması ve kontrolü
Anofel sivrisineklerinin davranış ve biyolojilerinin bilinmesi sıtmanın nasıl iletildiğinin anlaşılması ve uygun kontrol stratejilerinin geliştirilmesine yardım edecektir. Bir sivrisineğin sıtmayı iletme kabiliyetindeki faktörler, doğuştan Plasmodium'a duyarlılığı, yuva seçimi ve uzun yaşamını içermektedir. Bir kontrol programı geliştirirken göze anlınması gerekekn faktörlerse; sıtmanın böcek öldürücülere olan duyarlılığı ve yetişkin sivrisineklerin tercih ettiği beslenme ve dinlenme alanları olmalıdırlar.
Larva döneminde anofelllerin ihtiyaç duyduğu küçük durgun su birikintilerinin yok edilmesi veya kapatılması sivrisinek yayılımını baskı altında tutar.
21 Aralık 2007 tarihinde PLoS Patojenleri'nde yayınlanan bir çalışmada bir deniz hıyarı olan Bay of Bengal Cucumaria echinata dan elde edilen hemolitik C-tipi lectin CEL-III'in A. stephensi transgenlerinde üretildiğinde sıtma parazitlerinin gelişimini engellediği ortaya çıkmıştır.[1] Bu potansiyel olarak kullanıldığında bir gün genetiği değiştirilmiş parazitlere dayanıklı sivrisineklerin yayılmasıyla sıtmayı kontrol etmek mümkün olacaktır, buna rağmen böyle bir kontrol yöntemi uygulanmadan önce yerine getirilmesi gereken birçok deneysel ve ahlaki konular vardır.
Beslenme tercihleri
Dişilerin yumurtalarını geliştirebilmeleri için mutlaka kana gereksinmeleri bulunmaktadır.
Bir önemli davranışsal faktör de hangi Anofel türlerinin insandan (antropofili) veya sığır gibi hayvanlardan (zoofili) beslenmeyi tercih etmeleridir. İnsandan beslenen Anofel çoğunlukla sıtma parazitlerinin bir insandan diğerine iletimini sağlarlar. Çoğu Anofel sivrisinekleri sırf insan veya hayvan ile beslenmezler. Fakat Afrika'daki birincil sıtma vektörleri olan A. gambiae ve A. funestus insancıldırlar ve bu iki tür dünyadaki en etkili sıtma taşıyıcılarıdır.
Sıtma parazitleri sivrisinek tarafından alındıklarında, insana bulaşmadan önce sivrisinekle beraber gelişimlerini tamamlamaları gerekmektedir. Sivrisinek üzerindeki gelişme süresi (katkılı kuluçka dönemi) parazit türüne ve sıcaklığa bağlı olarak 10-21 arasında değişmektedir. Eğer bir sivirisinek katkılı kuluçka döneminden uzun yaşamayamazsa, bu durumda hiçbir sıtma parazitini iletemeyecektir.
Doğada bir sivrisineğin yaşam döngüsünü tam olarak ölçmek mümkün değildir. Fakat birçok Anofel türü için dolaylı bir günlük hayatta kalma tahmini yapılmaktadır. Tanzanya'daki A. gambiae'nin günlük yaşam tahmini 0.77 ile 0.84 aralığında değişmektedir, yani bu demektir ki bir günün sonunda 77% ile 84% 'ü hayatta kalacaklardır.[2]
Ergin bir sivrisinek için bu yaşam süresinin sabit olduğunu varsayarsak, dişi A. gambiae'lardan 10%'undan daha azı 14 günlük kuluçka süresinden fazla bir sürede hayatta kalabilir. Günlük yaşam oranı 0.9'a yükselirse, sivrisineklerin 20% 'sinden fazlası katkılı kuluçka süresinden uzun yaşabileceklerdir. Böcek öldürücülere dayanan kontrol ölçümleri (İçmekan tortulu sprey) ergin sivrisineklerin nüfuslarından çok onların yaşam sürelerini etkilemektedirler.
Beslenme ve dinlenme tarzları
Çoğu Anofel sivrisinekleri alacakaranlıksal (akşam üstü veya şafakta aktif) veya noktürnal bir yaşam sürmektedirler (geceleri aktif). Bazı Anofel sivrisinekleri iç mekanlarda (endofajik) beslenirken, diğerleridış mekanları (ekzofajic) tercih edebiliyorlar. Biraz kan ile beslendikten sonra yine bazı sivrisinekler dinlenmek için iç mekanları (endofilik) seçerken, diğerleri dışarısını (ekzofilik) tercih ederler, bu farklılıklar yerel taşıyıcı tipine ve taşıyıcının kromozomsal dizilimine, özellikle de yerleşim tipi ve yerel iklim düzenine bağlı olarak değişmektedir. Noktürnal, endofajik Anofel sivrisinekleri tarafından ısırılmak, böcek öldürücü kullanımı veya evi sivrisineklerin içeri girişini engelleyecek biçimde düzenlemekle (pencere ağları) önemli derecede azaltılabilmektedir. Endofilik sivrisinekler evlerde kullanılan sinek kovucu spreylerle kolayca kontrol edilebilmektedir. Ekzofajik/ekzofilik taşıyıcılar ise ancak kaynak kurutma (beslenme alanlarının yok edilmesi) yolu ile kontrol edilebilirler.
İlaçlara direnç
Böcek öldürücü-kaynaklı kontrol yöntemleri (iç mekan spreyleri) ısırmalara karşı sivrisinekleri öldürmede birincil yoldur. Fakat, birçok nesile aynı böcek öldürücüyle müdahale etmeyi sürdürmekle, sivrisinekler, tıpkı diğer böcekler gibi direnç mekanizmalarını geliştirerek ilaçlara karşı hayatta kalmayı başarabilirler. Sivrisinekler her yıl birçok soy ürettiklerinden dolayı, yüksek seviyeli bir direnci çok çabuk sağlayabilirler. Böcek ilaçları bulunduktan yalnızca birkaç yıl sonra sivrisineklerin bu ilaçlara karşı bağışıklık kazandıkları belgelenmiştir. Bir veya daha fazla ilaca karşı bağışıklık saptanan 125'in üzerinde sivrisinek türü vardır. İlaçlara karşı direncin gelişmesi "Global Sıtmayı Yok Etme Programı" önündeki en önemli engellerdendir. İlaçların bilinçli kullanımı direncin gelişimi ve yayılmasını sınırlandırabilmektedir. Fakat mevcut kullanım kültürü ve alışkanlıkları çoğunlukla sivrisinek popülasyonları içinde bu direncin artışını sağlamaktadır. Oysaki sivrisinekler arasında bu direncin artışını belirlemek mümkündür ve bu potansiyel probleme karşı kontrol programları gözlemler doğrultusunda yöneltilerek tavsiyede bulunulmalıdır.
Dişi Sivrisinek
bir rivayete göre kan emici sivri sinek, erkekleri kan emmezmiş, kesin bu da erkeklerin uydurmasıdır
bu sivri sinek cinsi (dişiler) sadece yumurta taşıdıkları dönem de (hamilelik) kan emer ve yine aynı dönem de erkek sivri sineklerin (ki çoktan ölmüş olmaları gerekir) seslerine tepki gösterirler. nerede duysalar kaçarlar. bu sesi veren radyo sistemleri dünyanın çoğu yerinde denenmiş ve başarıya ulaşmıştır. türkiyede de konya ilimizde denenmişti ama başarıya ulaşmışmıydı hiç hatırlamıyorum.. .
anne veya anne adayı sivrisineklerdir. bu kadarla kalsa iyi, bilinen 2500 çeşit sivrisineğin 400’ ü anofel familyasına aittir ve bunların 40’ ı sıtmayı bulaştıran cinstendir.
erkek sivrisinekler insanları ısırmazlarken bu anne sivrisinekler suya bıraktıkları yumurtalarını olgunlaştırmak için kan emici olarak hayatımıza girerler. sıtmadan tutun sarı humma, dang humması, ansefalit, filarya enfestasyonu ve fil hastalığı gibi yüzden fazla potansiyel ölümcül hastalığı bulaştıran küçük ölüm melekleridir bir nevi. asırlarca bu hastalıkların sebebinin bu ufacık vızlak sinek olduğunun bilinmemesi de milyarlarca cana mal olmuştur.
nem, süt, karbondioksit, vücut sıcaklığı ve hareket dişi sivrisinekleri hedeflerine yönelten pusula gibidir. bu sebeple terli insanların ve hamile kadınların ısırılma şansları(!) daha yüksektir.
dünyada yaklaşık üç bin civarında sivrisinek türü olduğu bilinmektedir. bunların bir çoğu insanlara saldırmaz. insanların kanlarını emerek yaşayan sivrisinek cinsinin de sadece dişileri kan emer. bu dişilerin kan emmelerinin nedeni de yumurtalarını üretebilmek için gerekli olan protein ihtiyacındandır. bir çok sivrisinek cinsinde dişi sivrisinekler ilk yumurtalarını kana ihtiyaç duymadan üretebilirler. ancak sonraki yumurtaları için mutlaka proteine, dolayısıyla kana ihtiyaçları vardır. bu dişi sivrisinekler bulabildikleri her canlının kanını emerler. hatta denizde yüzeye yakın balık bulurlar ise onların bile kanını emebilir.
dişi sivrisinekler, kanlarını emeceği avlarının yerini duyargaları ve üç çift olan bacaklarındaki duyargalar ile bulurlar. duyargalar ısıya karşı çok hassas olup, alıcıları da ter, nem ve ısı
Kaynak ve Dipnotlar
Wikipedia
eksisozluk
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca