Hamdullah Board
Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler - Printable Version

+- Hamdullah Board (https://hamdullah.org)
+-- Forum: DİNİ İSLAMİ BİLGİLER (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=8)
+--- Forum: iSLAMi BiLGiLER (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=187)
+---- Forum: Sünnetler Hadisler (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=307)
+---- Thread: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler (/showthread.php?tid=34208)



Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler - RasitTunca - 01-20-2025

Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler

Müezzini duyan kişi ne söylemelidir? Müezzini duyan kişinin söyleyecekleri ile ilgili hadisler...

Ebû Said-i el-Hudrî radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallalhu aleyhi ve sellem “Ezânı işittiğiniz zaman müezzinin söylediğinin mislini siz de söyleyin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/522; Buhârî, Ezân 7)

*****

Abdullah bin Âmr bin As radıyallahu anhdan: O, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işitti:

Müezzini (Ezân okurken) işittiğiniz zaman siz de onun söylediği gibi söyleyin, sonra benim üzerime salavat-i şerife getirin. Çünkü; kim benim üzerime bir kere salât okursa Allah da o salat sebebi ile o kimse üzerine on defa rahmet eder.

Sonra benim için Aziz ve Celil olan Allah’tan vesileyi isteyin. Vesile Cennette bir makamdır ki, ona Allah’ın kullarından yalnız bir kul kavuşabilecek. O kimsenin de ben olacağımı ümit ediyorum. Kim benim için Allah’tan vesileyi isterse, şefaatim (şefaatime hak kazanır.) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/523; Buharî, Kitâbu’l-Ezân, b. 7, s. 152, c. 1; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7, n. 383/10, s. 288, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’us-Salât, b. 245, n. 330, s. 150, c. 2; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân, n. 674, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-Ezân, b. 4, n. 720, s. 238, c. 1)
Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif ezandan sonra vesile duasını okumanın müstehap olduğuna delalet eder.

*****

Abdullah bin Âmr radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir şahıs Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:

Ey Allah’ın Rasûlü, Müezzinler ezan sebebi ile bizden faziletli oluyorlar, dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Onların söyledikleri gibi sen de söyle,” ezan bitince “Allah’tan dilediğini iste, verilsin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/524)

*****

Said bin Ebi Vakkas radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Kim ezanı işitince ben de Allah’tan başka Allah olmadığına, onun eşi ve dengi bulunmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın kulu ve Peygamberi olduğuna şahidlik ederim. Allah rabbım, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Peygamberim, dinimi İslâm olmasına razı oldum derse, hataları mağfiret olunur,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/525; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7. n. 384/11,s. 288, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân, b. Essalat Ale’n-nebiy, n. 679, s. 25, c. 1; Tirmizî, Kitâb’uz-Zekât, b. 2, n. 619, s. 14 c. 1)

*****

Aişe radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Müezzinin (ezanını) işitince şahadetleri okur ben de (şahitlik ederim) ben de (şahitlik ederim),” derdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/526)
Hadisin Açıklaması

Müezzin ezan okurken şehadetlere geldiğinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem “ve ene eşhedü enlâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilâh olmadığına ben de şahidlik ederim) ve ene eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasulühû (Hazreti Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûl-i olduğuna ben de şahidlik ederim)” derdi.

*****

Ömer bin Hattab radıyallahu anhdan, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Müezzin Allah büyüktür, Allah büyüktür, dediği vakit sizden biriniz de Allah büyüktür, Allah büyüktür der, müezzin

Allah’tan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim

Allah’tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim dedikçe o da Allah’tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim der. Müezzin gerçekten Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim, Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim dedikçe o da; Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim der.

Haydin namaza dedikçe o da

Günahtan kaçmaya iyiliği işlemeye bende takat kuvvet yok ancak Allah’ın onları bende yaratması ile olur, der. Müezzin Haydin kurtuluşa dedikçe yine günahtan kaçmaya iyiliği işlemeye bende takat ve kuvvet yok, ancak onlar Allah’ın bende yaratması ile var der.

Müezzin Allah büyüktür, Allah büyüktür deyince o da, Allah büyüktür der. Müezzin Allah’tan başka ilâh yoktur deyince O da, Allah’tan başka ilâh yoktur derse, cennete girer,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/527; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7, N 385/12, s. 289, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân)

Konu: Ezanın Fazileti
Ravi: Ömer
Hadisin Arapçası:


وعن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: إذَا قالَ المُؤَذِّنُ: اللّهُ أكْبَرُ اللّهُ أكْبَرُ فقَالَ أحَدُكُمُ: اللّهُ أكْبَرُ اللّهُ أكْبَرُ. ثُمَّ قَالَ: أشْهَدُ أنْ َ إلَهَ إَّ اللّهُ. قَالَ: أشْهَدُ أنْ َ إلهَ إَّ اللّهُ، ثُمَّ قالَ: أشْهَدُ اَنَّ مُحَمّداً رَسولُ اللّهِ. قالَ: أشْهَدُ أََنَّ مُحَمّداً رسولُ اللّهِ، ثُمَّ قالَ: حَىّ عَلى الصَّةِ. قالَ: َ حَوْلَ وََ قُوّةَ إَّ بِاللّهِ، ثُمَّ قَالَ: حَىّ عَلى الفََحِ. قالَ: َ حَوْلَ وََ قُوَّةَ إَّ بِاللّهِ. ثُمَّ قالَ: اللّهُ أكْبَرُ اللّهُ أكْبَرُ قالَ: اللّهُ أكْبَرُ اللّهُ أكْبَرُ، ثُمَّ قالَ: َ إلهَ إَّ اللّهُ. قالَ: َ إلهَ إَّ اللّهُ مِنْ قَلْبِهِ دَخَلَ الجَنَّةَ[. أخرجه مسلم وأبو داود .

Hadisin Anlamı:

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Müezzin, “Allahu ekber Allahu ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse, sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” derse, sonra müezzin, “Hayye ala’s-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse, sonra müezzin: “hayye ala’l-felah” deyince, “La havle vela kuvvete illa billah” derse, sonra müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Lailahe illallah” deyince “Lailahe illallah” derse cennete girer.”

-----------------------
Ezan okunurken başparmak tırnaklarını göz kapaklarına sürmek sünnet midir?
-----------------------


Başka Bır rıvayette de aynısı fakat biraz farklı şekilde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir.

DUA BUDUR


“Müezzin, “Allahu ekber Allahu ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse, sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” derse, veya

İlk “Eşhedü enne Muhammeden ResüIullah” cümlesinde “Sallallahu aleyke Ya Resûlellah” yani “Allah sana af ve merhamet eylesin ey Allah’ın Resûlü”; ikincisinde ise “Karret aynî bike ya Resûlallah” yani “Seninle mesut oldum, yüzüm gözüm aydınlığa erdi ey Allah’ın Resûlü” demek müstehaptır. Bunu söyleyen kimse sonra her iki başparmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, “Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-basar” yani “Allah’ım! İşitmekle ve görmekle nimetlendir, faydalandır.” derse, Efendimiz (asm), cennete doğru o kimsenin delili olur.

"Kitabu’l-Firdevs"de ise “her iki başparmağının” ifadesinden önce, “Kim ezanda, Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah cümlesini işitince ‘Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-besar’ derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum.” denilmektedir. (bk. İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dü’rri’l-Muhtar, Trc. Ahmet Davudoğlu, 1/398, Şamil Yay. İstanbul 1982)

“Hayye ala’s-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse, sonra müezzin: “hayye ala’l-felah” deyince, “mâ şâallahu kân ve mâ lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) sonra müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Lailahe illallah” deyince “Lailahe illallah” derse cennete girer.”

(Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101)

Müslim, Salat 12, (385), Ebu Davud, Salat 36, (527)

şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir.

522. ...Ebû Sa'îd el-Hudrî (r.a.) Resûlullah (s.a.)'m şöyle buyur­duğunu rivayet etmiştir: "Ezan sesini duyunca, müezzinin dediğini siz de söyleyiniz"[471]



Açıklama


Bu hadis-i şerifin zahirine göre, baştan sona kadar müezzinm okuduğu kelimelerin hepsini söylemek ezanı işiten kim­se için bir vazifedir. Ancak ilerde gelecek olan 527 no'lu hadis-i şerifte hay-ye ale's-salâh ve hayye ale'l-felâh cümleleri okunurken, "Lâ havle velâ kuvvete illâ billahi'l-aliyyi'l-azim" (günahdan dönmek, çekinmek, itaate güç yetir­mek ancak Allah Teâla'nın korumasıyla ve yardımı ile kabil olur) cümlele­riyle karşlık verilir.

Bu mevzuda fikir beyân eden ilim adamlarının kimisi mevzumuzu teş­kil eden bu hadisle amel ederek ezanın bütün cümlelerinin aynen tekrarlana­cağını söylemişler, bir kısmı da 527 no'lu Hz. Ömer hadisinin zahirine dayanarak, hayye ale'lerde sadece deni­leceğini söylemişlerdir. Bir kısmı da "Hükmü genel olan cümlelerle (522 no'lu hadis gibi) hükmünde özellik bulunan cümleler (527 no'îu hadis gibi) ara­sında te'lif mümkün olunca te'Iif (birleştirme) yoluna gitmek, esastır" kai­desinden hareket ederek hayyealelerde hem hayye alel cümlelerinin aynen tekrarlanacağını, hem de cümleleri­nin söylenmesi gerektiğini ifâde etmişlerdir.

Namaza çağrı mesabesinde olan ezana icabet fiilî ve kavlî olarak iki du­rumda incelenebilir:

1. Fiilî icabet de ikiye ayrılır:

a. Ezanla namaz vakti bildirildiğine göre, vakit içerisinde mükellefin na­maz kılarak yapmış olduğu fiilî icabettir;

b. Şartlarını hâiz mükellefin namazını cemaatle edâ etmek için cemaate iştirak icabetidir.

2. Kavlî icabet ise, müezzinin söylediklerini aynen tekrar ederek yapa­cağı kavlî icabettir ki, bu bâbda incelenecek husus ve işte bu mevzuyu açık­layan hadislerdir.

Müezzinin söylediklerini tekrarlama hakkında mezheb imamlarının gö­rüşlerini de şöylece sıralamak mümkündür:

1. "Ezanı işiten herkesin, ister cünüb, ister hayızlı, ister nifaslı olsun hayyelalelerin dışında bütün cümleleri aynen söylemesi, hayyealelelerde ise, demesi mendubtur. Bu mesele de bütün fakîhler ittifak etmişlerdir.

2. Ancak Hanefîlere göre hayızlı ve nifaslı kadınlar bu faziletten mah­rumdurlar. Bunlar için ezana icabet etmek mendüb değildir.

Hanbelîlere göre ise farz namaz kılmakla meşgul olmayan herkes için ezana icabet etmek mendubtur.[472]

3. Sabah ezanında cümlesi  okunurken  ise "doğrusun, gerçeksin, doğru söylemiş bulunuyorsun" de­nilir. Bu son kelimelerin söyleneceğine dâir bir delilin bulunmadığını söyle­yen el-Hattâbî gibi bazı âlimler varsa da İmam Nevevî el-Min'hâc isimli eserinde böyle söyleneceğini beyân etmiştir. Demiri de "İbn Rifa'a bu mevzuda delil bulunduğunu söyledi" demiştir.

4. Ezana sadece kalbi ile icabet etmek kâfi gelmeyip dil ile telâffuz et­mek mendubtur.

5. Bu hadisin zahirine göre, Hanefîlerin dışında bütün imamlarca ha­yızlı, nifaslı ve cünübün ezan cümlelerine usulüne göre icabet etmesi men-dûb iken Hanefîlerin hayızlı ve nifaslının icabet edemeyeceğim söylemelerinin hikmeti şudur: Çünkü hayızlı ve nifaslı kadınlar namaz kılmakla mükellef değillerdir. Bu sebeble ezana da icabetle mükellef değildirler. Diğer imamla­rın hareket noktaları da ezana icabet etmek bir zikirdir. Mü'min içinse, her an zikir hâlidir. Hayız ve nifas hâli bunun dışında değildir.

6. Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezheblerine göre farz olsun, nafile olsun namazda olan bir kimse ezana icabet etmekle mükellef değildir. Şayet icabet ederse, namazı bozulur. Fakat Şafiîler namazın bozulması için kişinin na-mazda olduğunu ve işittiğinin bir insan sesi olduğunu bilmesini şart koşmuş­lardır.

7. İmam Mâlik'e göre ise, nafile namazı kılmakta olan kimse ezana ica­bet ederse namazı bozulmaz.

8. Her ne kadar bu hadis-i şerifin zahirine göre ezana icabet etmek farz ise de, hadisdeki "müezzinin söylediğini siz de söyleyiniz" emrinin hükmü­nü farz olmaktan çıkarıp müstehaba çeviren delil Sahih-i Müslim'deki şu hadis-i şeriftir: "Resûlullah (s.a.) fecr doğduğu zaman baskın yapardı. Eza­nı dinletirdi. Şayet ezan sesi işitirse, baskından vazgeçer, işitmezse baskın yapardı. Bir defa Allahu Ekber, A İla hu Ekber diyen birini işitti. Bunun üze­rine Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sillem) : "Fıtrat-ı İslâm üzere" buyur­dular. Sonra o zât:

"Eşhedü enlâ ilahe illallah, Eşhedu enlâ ilahe illallah" dedi. Resûlül-lah (s.a.) de; "Cehennemden çıktı" buyurdular. Müteakiben ezam okuyan kimsenin bir keçi çobanı olduğunu anladılar.[473]

Resul-i Ekrem (s.a.) bu ezanı dinleyince kendisi icabet etmemiştir. Şa­yet icabet farz olsaydı kendisi de icabet ederdi. Ancak bunun aksini iddia edenler de vardır. Kemâlüddin b. Hümâm ( v.861) Fethu'I-Kadîr isimli eserinde bu meselenin münâkaşasını yapmış ve ezana icabetin müstehab ol­duğunu söylemiştir.

9. Ezan okunurken ve ikâmet getirilirken cemaatin konuşmaması, mescid dışında bulunanların Kur'ân okumam&sı, selâm almaması, hasılı müez­zine icabetten başka bir işle meşgul olmaması icâb eder.

Hanefî âlimlerinden Hulvânî: "Dili ile müezzine icabet eden, fakat mescidde olup da müezzinin söylediklerini tekrarlamayan günahkâr olmaz" diyor . Bu sözlerden bilfiil ezana icabetin esas olduğu anlaşılıyor ki Reddu'l-Muhtâr'da bu mânâ şöyle ifâde ediliyor : "Ezana sözle icabet müs­tehab bilfiil icabet ise. vacibtir"[474]

10. Yine Hanefi ulemâsına göre, kişi her mescidden gelen ezan sesine değil, sadece kendi mahallesinin müezzinine icabet etmekle de mükelleftir.[475]



523. ...Abdullah b. Amr b. el-Âs, Resûlullah (s.a.)'ı şöyle buyu­rurken işitmiştir: "Müezzini işittiğiniz vakit, onun dediğini siz de söy­leyin. Sonra bana salavât getirin. Çünkü kim bana bir defa salavât getirirse, Allah da ona o salâvat sebebiyle on sevâb verir. Sonra Al­lah'dun benim için vesîle'yi isteyiniz. Çünkü vesile, Allah'ın kulların­dan (sadece) birine nasib olan cennette bir makamdır. Umarım ki o bir kişi ben olurum. Her kim benim için vesileyi isterse, ona şefaatim vâcib olur."[476]


Açıklama


Bu hadis-i şerifte ezan okunurken ezanı işiten kimselerin aynen müezzinin söylediklerini tekrar etmeleri istenmektedir ki,bunun nasıl olacağı bir evvelki hadiste genişçe anlatılmıştır.

Biz bu hadis-i şerifi açıklarken, hadisin içine aldığı ikinci mühim konu­yu teşkil eden Resûlullah (s.a.) üzerine salavât getirmenin hükmü üzerinde durmak istiyoruz.

Allah'm kuluna salât etmesinden murad rahmet ve mağfiret buyurmasıdır. Resul-i Ekrem (s.a.)'în "Benim üzerime salavât getirin" buyurmasın­dan maksat, benim dünyada şân ü şerefimin yükselmesi, sünnetimin yayılıp kuvvet bulması, ismimin yükselmesi, dinimizin ebediyete kadar hâkim ol­ması ve âhirette de şefaatçi olmam için Allah'a duâ ediniz demektir. Bu du­anın nasıl yapılması gerektiğini Buhârî, Sahîh'inde ve Ebû Dâvûd ileride gelecek olan 529 no'lu hadis-i şerifte şöyle rivayet etmişlerdir :


"Her kim ezanı işitir de, "Ya Rabbi, şu tam davetin ve daimî sulatın Rabbi olan Allahım! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver. O'nu va'd buyurduğun makam-ı Mahmûd'a gönder" derse, kıyamet gününde o kimseye şefaatim vâcib olur."

Ezan duası Ezan okunduktan sonra okunur ve şöyledir

EZAN DUASI ARAPÇA OKUNUŞU

أَللّٰهُمَّ رَبَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةِ التَّآمَّةِ وَالصَّلاَةِ الْقَآئِمَةِ اٰتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذ۪ى وَعَدْتَهُ

EZAN DUASI TÜRKÇE OKUNUŞU

Ezan Duası okunuşu şöyledir:

"Allahumme Rabbe hazihi'd-da'veti't-tamme. Vesselatil kâimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete ved-dereceter-refîah. Vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh. İnneke lâ tühlifü'l-mîâd."

EZAN DUASI TÜRKÇE ANLAMI

“Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed'e vesîle'yi ve fazîleti ver. O'nu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmûd üzere dirilt"

EZAN DUASI FAZİLETİ

Ezan duasının hikmeti, pek çok alime göre güzellik ve ihsandır. Allah'ın peygamberi Hazreti Muhammed yanında gelen kimselere bu duanın ezandan sonra okunmasının çok hayırlı olacağını söylemiştir.

Kim ki bu duayı okursa, ona şefaat edeceğini, Allah'ın kendisini seveceğini dile getirmiştir. Ezan duası okunduktan sonra kişinin rahatlamasına, üstündeki yüklerin kalkmasına haizdir. Allah'ın izniyle bu duayı okuyanların üzerine Allah'ın rahmeti yağacaktır. Allah'ın rahmetine nail olunur. Şeytanın hilelerinden korunmak için bu dua bir kalkan gibidir. Hulasa şeytanın, duayı okuyan Müslümandan uzak durduğu söylenir. Kişi bu dua ile Allah'a şükür eder. Allah'ın gazabından yine Allah'a sığınır. Bu duanın okunması demek, ihsan ve şeref edinmektir. Okunan duanın fazileti güzelliktir, nur ve berekettir. Kim ki duayı okuyarak camiye gider ve namazını kılarsa, Allah'ın katında daha hayırlı kişi olur. Ezan duası kötülükten, haramdan korunmak için okunan duadır. Dua okunduğunda melekler insana daha çok yaklaşırlar.

Bu hadis-i şerifin zahirine bakılırsa müezzin de dahil olmak üzere, ezan sesini işiten herkesin ezandan sonra Resûlullah (s.a.)'e salavât getirmesi ve duâ etmesi müstehabdır. Zira müezzin de "sonra bana salavât getirin" emri içerisinde dâhildir. Ulemânın büyük çoğunluğu bu görüştedir.

Buhârî, Nesâî ve İmam Ahmed'in tahrîc ettikleri bir hadise göre, sahabe-i kiram Resûl-i Ekrem (s.a.)'e; "Ya Resûlallah sana nasıl selâm verileceğini biliyoruz. Fakat nasıl salât getireceğimizi ise, bilmiyoruz" deyince Resul-i Ekrem (s.a.);deyiniz"buyurmuştur.[477]

Hanefi alimlerinden Ayni; "Ezan okunurken okunanları tekrarlamak ve Resûlullah üzerine salavât getirmek vacibtir. Bilhassa ezan içerisinde Re-sûlullah'ın ismi duyulunca bunun ehemmiyeti iyice ortaya çıkar. Nitekim tmam Tahâvî Resûlullah'ın ismi zikredilince, salavât getirmenin vâcib oldu­ğuna hükmetmiştir" diyor.


Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler

522-) Ebû Sa'îd el-Hudrî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Ezan sesini duyunca, müezzinin dediğini siz de söyleyiniz" ezan 7; Müslim, salât 10; Tirmizî, mevâkît 40; Nesâî, ezan 33; İbn Mâce, ezan 4; muvâttâ', nida 2; Ahmed b. Hanbel, III, 6, 53, 78.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri
523-) Abdullah b. Amr b. el-Âs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken işitmiştir: Müezzini işittiğiniz vakit, onun dediğini siz de söyleyin. Sonra bana salavât getirin. Çünkü kim bana bir defa salavât getirirse, Allah da ona o salâvat sebebiyle on sevâb verir. Sonra Allah'dun benim için vesîle'yi isteyiniz. Çünkü vesile, Allah'ın kullarından (sadece) birine nasib olan cennette bir makamdır. Umarım ki o bir kişi ben olurum. Her kim benim için vesileyi isterse, ona şefaatim vâcib olur." salât, ll, Nesâî, ezan 37; Tirmizî, menâkıb I, Ahmed b. Hanbel; II, 168, 265, 365; III, 83.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri
524-) Abdullah b. Amr'den rivâyet edildiğine göre, bir adam; Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) müezzinler faziletçe bizi geçtiler, deyince; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da şöyle buyurmuştur : Onların (ezan okurken) söylediklerini sen de söyle (ezanın) sonuna erdiğinde de iste, istediğin verilir" b. Hanbel I, 172.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri
525-) Sa'd b. Ebî Vakkâs (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir; Her kim müezzîn(in şehâdet getirdiğin)i duyunca " Ben de Allah'dan başka ilâh olmadığına, birliğine ortağı bulunmadığına, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederim. Allah'ı Rabb, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Resul ve İslâmi din olarak kabul ettim" derse bağışlanır." salât, 13; Nesâî, ezan, 38; Tirmizî, salât 42; İbn Mâce, ezan 4; Ebû Dâvûd, vitr 26; Dârimî, vesâyâ 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 297, 303, 367.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri
526-) Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); müezzini (eşhedü enlâ ilahe illallah, eşhedü erine Muhammeden Resûlüllah diyerek) şehadet getirirken duyunca, " Ben de, ben de" derdi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri
527-) Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)’dan Resûlüllahın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Müezzin, Allahu ekber, Allahu ekber" dediği vakit, sizden biriniz, " Allahu ekber, Allahu ekber" müezzin " Eşhedü en lâ ilahe illallah" dediği vakit, o da " Eşhedü enlâ ilahe illallah" müezzin " Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah " dediğinde o da, " Eşhedu enne Muhammeden Resûlüllah" ; müezzin " Hayye alessalah" dediği vakit, " La havle ve lâ kuvvete illâ billah" ; müezzin " Hayye ale'l-felâh" deyince o, " Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" ; Allahu ekber, Allahu ekber" , dediğinde, " Allahu ekber Allahu ekber" sonra müezzin " La ilahe illallah" dediği vakit, bütün kalbiyle " Lâ ilahe illallah" derse, cennete girer. salât 12.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

36. Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri

522- Ebû Sa'îd el-Hudrî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

" Ezan sesini duyunca, müezzinin dediğini siz de söyleyiniz"

Buhâri, ezan 7; Müslim, salât 10; Tirmizî, mevâkît 40; Nesâî, ezan 33; İbn Mâce, ezan 4; muvâttâ', nida 2; Ahmed b. Hanbel, III, 6, 53, 78.

523- Abdullah b. Amr b. el-Âs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken işitmiştir:

" Müezzini işittiğiniz vakit, onun dediğini siz de söyleyin. Sonra bana salavât getirin. Çünkü kim bana bir defa salavât getirirse, Allah da ona o salâvat sebebiyle on sevâb verir. Sonra Allah'dun benim için vesîle'yi isteyiniz. Çünkü vesile, Allah'ın kullarından (sadece) birine nasib olan cennette bir makamdır. Umarım ki o bir kişi ben olurum. Her kim benim için vesileyi isterse, ona şefaatim vâcib olur."

Müslim, salât, ll, Nesâî, ezan 37; Tirmizî, menâkıb I, Ahmed b. Hanbel; II, 168, 265, 365; III, 83.

524- Abdullah b. Amr'den rivâyet edildiğine göre, bir adam;

Ya Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) müezzinler faziletçe bizi geçtiler, deyince; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da şöyle buyurmuştur :

" Onların (ezan okurken) söylediklerini sen de söyle (ezanın) sonuna erdiğinde de iste, istediğin verilir"

Ahmed b. Hanbel I, 172.

525- Sa'd b. Ebî Vakkâs (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir;

" Her kim müezzîn(in şehâdet getirdiğin)i duyunca " Ben de Allah'dan başka ilâh olmadığına, birliğine ortağı bulunmadığına, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederim. Allah'ı Rabb, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Resul ve İslâmi din olarak kabul ettim" derse bağışlanır."

Müslim, salât, 13; Nesâî, ezan, 38; Tirmizî, salât 42; İbn Mâce, ezan 4; Ebû Dâvûd, vitr 26; Dârimî, vesâyâ 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 297, 303, 367.

526- Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); müezzini (eşhedü enlâ ilahe illallah, eşhedü erine Muhammeden Resûlüllah diyerek) şehadet getirirken duyunca, " Ben de, ben de" derdi.

Sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

527- Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)’dan Resûlüllahın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:

" Müezzin, Allahu ekber, Allahu ekber" dediği vakit, sizden biriniz, " Allahu ekber, Allahu ekber" müezzin " Eşhedü en lâ ilahe illallah" dediği vakit, o da " Eşhedü enlâ ilahe illallah" müezzin " Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah " dediğinde o da, " Eşhedu enne Muhammeden Resûlüllah" ; müezzin " Hayye alessalah" dediği vakit, " La havle ve lâ kuvvete illâ billah" ; müezzin " Hayye ale'l-felâh" deyince o, " Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" ; Allahu ekber, Allahu ekber" , dediğinde, " Allahu ekber Allahu ekber" sonra müezzin " La ilahe illallah" dediği vakit, bütün kalbiyle " Lâ ilahe illallah" derse, cennete girer.

Müslim, salât 12.

٣٦ - باب مَا يَقُولُ إِذَا سَمِعَ الْمُؤَذِّنَ

٥٢٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِذَا سَمِعْتُمُ النِّدَاءَ فَقُولُوا مِثْلَ مَا يَقُولُ الْمُؤَذِّنُ ‏) .

٥٢٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، وَحَيْوَةَ، وَسَعِيدِ بْنِ أَبِي أَيُّوبَ، عَنْ كَعْبِ بْنِ عَلْقَمَةَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ، أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ إِذَا سَمِعْتُمُ الْمُؤَذِّنَ فَقُولُوا مِثْلَ مَا يَقُولُ ثُمَّ صَلُّوا عَلَىَّ فَإِنَّهُ مَنْ صَلَّى عَلَىَّ صَلاَةً صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ بِهَا عَشْرًا ثُمَّ سَلُوا اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لِيَ الْوَسِيلَةَ فَإِنَّهَا مَنْزِلَةٌ فِي الْجَنَّةِ لاَ تَنْبَغِي إِلاَّ لِعَبْدٍ مِنْ عِبَادِ اللَّهِ تَعَالَى وَأَرْجُو أَنْ أَكُونَ أَنَا هُوَ فَمَنْ سَأَلَ اللَّهَ لِيَ الْوَسِيلَةَ حَلَّتْ عَلَيْهِ الشَّفَاعَةُ ‏) .

٥٢٤ - حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ، وَمُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، عَنْ حُيَىٍّ، عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ، - يَعْنِي الْحُبُلِيَّ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، أَنَّ رَجُلاً، قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ الْمُؤَذِّنِينَ يَفْضُلُونَنَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ قُلْ كَمَا يَقُولُونَ فَإِذَا انْتَهَيْتَ فَسَلْ تُعْطَهْ ‏) .

٥٢٥ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنِ الْحُكَيْمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قَيْسٍ، عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ، عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ مَنْ قَالَ حِينَ يَسْمَعُ الْمُؤَذِّنَ وَأَنَا أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ رَضِيتُ بِاللَّهِ رَبًّا وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً وَبِالإِسْلاَمِ دِينًا غُفِرَ لَهُ ‏) .

٥٢٦ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا سَمِعَ الْمُؤَذِّنَ يَتَشَهَّدُ قَالَ ‏(‏ وَأَنَا وَأَنَا ‏) .

٥٢٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ جَهْضَمٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ، عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسَافٍ، عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِذَا قَالَ الْمُؤَذِّنُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ فَقَالَ أَحَدُكُمُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ فَإِذَا قَالَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . قَالَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . فَإِذَا قَالَ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ قَالَ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ثُمَّ قَالَ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ قَالَ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ قَالَ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ قَالَ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ قَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ قَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ ثُمَّ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ مِنْ قَلْبِهِ دَخَلَ الْجَنَّةَ ‏) .


Kaynaklar:

Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi
İslam ve İhsan
ilimdunyasi
ayethadisbul
hadiskutuphanesi