![]() |
Kaygusuz Abdal Kimdir - Baskı Önizleme +- Hamdullah Board (https://hamdullah.org) +-- Forum: GENEL KÜLTÜR BİLGİLERİ (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=10) +--- Forum: YAZARLAR BÖLÜMÜ (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=246) +---- Forum: Biyografiler (https://hamdullah.org/forumdisplay.php?fid=249) +---- Konu Başlığı: Kaygusuz Abdal Kimdir (/showthread.php?tid=1452) |
Kaygusuz Abdal Kimdir - RasitTunca - 06-27-2018 KAYGUSUZ ABDAL KİMDİR Sanatçı, Alâiye’de dünyaya geldi. Alâiye Beyi Hüsameddin Mahmut’un çocuğudur. Kaygusuz Abdal‘ın asıl ismi Alaaddin Gaybi’dir. İyi bir eğitim almış, genç denilebilecek bir yaşta Abdal Musa’ya derviş olmuş ve bu andan sonra Kaygusuz mahlasını edinmiştir. 14. yüzyılın sonlarında Mısır’a geçerek bir tekke açmış, Hicaz, Suriye ve Irak’ı gezerek Anadolu’ya gelmiştir. Rumeli’nin Yanya, Filibe ve Manastır bölgelerinde de yaşamış takriben 1444 senesinde hayata gözlerini yummuştur. Kaygusuz Abdal Sultan, Hacı Bektaş-ı Veli okulunda yetişmiş ve çağdaşı olan Yunus Emre ile birlikte Alevî edebiyatının iki kurucusundan birisi sayılmıştır. Hayatı hakkındaki bilgileri menkıbelerden ve velayetnamelerden öğrenip, görüşlerini ve düşüncelerini mensur ve nesir eserlerinden anladığımız Kaygusuz Abdal Türk edebiyatının da kuşkusuz en büyük üstatlarından birisidir. Bütün eski ve yeni kaynaklar Kaygusuz Abdal’ın Teke İli’ne bağlı, Alaiye Beyi’nin oğlu olduğunda ittifak etmektedir. Kaygusuz Abdal’ın yaşadığı döneme bakarak bu dönemde üç tane Alaiye Beyi’nin yaşadığını belirten en kuvvetli ihtimalin Hüsâmeddin Mahmud Bey üzerinde toplandığını belirtmektedir Hayatı hakkında etraflı bilgiye sahip olmamakla birlikte, menkıbelerden ve velayetnamelerden yola çıkılarak günümüzde yapılan kimi çalışmalar, Onun hayatına ve çağına ciddi anlamda ışık tutmuştur ve bu eksikliği bir nebze de olsa gidermiştir. Kaygusuz Abdal, hem şiir ve hem de nazım türünde eserler bırakmıştır. Nazım türündeki eserlerinin ekserisi irfani risaleler şeklinde kaleme alınmıştır. Şiir türündeki eserlerinin çoğunluğu da dini ve irfani konulardadır. Kaygusuz Abdal, şiirlerinde hem hece ve hem de aruz veznini kullanmıştır. Aruz ile yazdığı eserleri, gazel, mesnevi, kaside, mestezad şekillerinde hece ile yazdığı eserleri ise ilahi, şathiye ve nutuk şekillerinde değerlendirmek mümkündür. Üstad Kaygusuz Abdal eserlerinde Allah’tan, sıfatlarından, Peygamberlerinden, Hz. Muhammed’den, Ehl-i Beyt’ten, meleklerden, kutsal kitaplardan, ahiretten, namazdan, oruçtan, ahlaki ilkelerden bahsetmekte, eserlerindeki ifadeleri ayet ve hadislerle desteklemektedir. Kaygusuz Abdal’ın ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, onun 15 asrın ilk yarısında öldüğü kesindir. Araştırmacılar Bektaşî şeyhlerinden Ahmet Sırrı Baba’nın hiçbir kaynağa dayanmadan verdiği 1444 tarihini muteber saymışlardır.Kaygusuz’a ait olduğu iddia edilen biri Mısır’ın Kahire’sinde, biri ise Elmalı’ya bağlı Tekke Köyü’nde olmak üzere iki tane mezarı vardır. Eserleri: Divân Sarây-nâme Minber-nâme Dil-güsâ Gevher-nâme Budala-nâme Mesnevi Muglâta-nâme Esrâr-i Hurûf Vücûd-nâme’ ŞİİR ÖRNEKLERİ Allah Tanrı Yaradan Allah Tanrı Yaradan Gel içegör cur’adan Yar ile yar olagör Çıksın ağyar aradan Bekle gönül bostanın Susığırı girmesin Key sakın uçurursun Kandili minareden Fil yükün karıncaya Yükletme çekebilmez La’l ü gevher kıymetin Umma seng-i hareden Hacca vardım der isen Kanda vardın hacca sen Kılavuzsuz kuş uçmaz Bunca dağ ü dereden Hacca varan kişinin Gönül yapmak işidir Gönül Hakk’ın beytidir Sakın sen emmareden Sen özünü bil nesin Hak sende sen kandesin Hakk’ı bilmek dilersen Geç ağ ile hareden Dünya ahret demegil Biliş ü yad demegil Uzak savaşa düşme Geç kuru sehhareden Tıfıllayın dembedem Dambu dumbu söyleme Mansur’layın olursun Bilmezsen müdareden İnsan nur-ı kadimdir Hasta değil hekimdir Sen dahi insan isen Anla bu esrareden Aşık olan bu yolda Can ile baş oynadır Sen dahi aşık isen Bakma gel kenareden Sen insanı sorarsan Hak’tan ayrı değildir Sıfatı zat-ı mutlak Hırkası çar pareden Aklına akıl deme Sözüne delil deme Çünkü kurtaramazsın Nefsini emmareden Kaygusuz’un hüneri Helva vü biryan yemek Andan özge hüneri Umma bu biçareden Bundan Sana Ne Ademi balçıktan yoğurdun yaptın, Yapıp da neylersin, bundan sana ne Halk ettin insanı saldın cihana Salıp da neylersin bundan sana ne Bakkal mısın teraziyi neylersin İşin gücün yoktur gönül eğlersin Kulun günahını tartıp neylersin Geçiver suçundan bundan sana ne Katran kazanını döküver gitsin Mümin olan kullar didara yetsin Emreyle yılana tamuyu yutsun Söndür şu ateşi bundan sana ne Sefil düştüm bu alemde naçarım Kıldan köprü yaratmışsın geçerim Sol köprüden geçemezsem uçarım Geçir kullarını bundan sana ne Kaygusuz Abdal der cennet yarattın Cehenneme nice kulları attın Nicesin ateş-i aşk ile yaktın Yakıp da neylersin bundan sana ne Sakalım Ben bu derde düşeli, Bu sakalı kırkarım. Hak ile bilişeli, Bu sakalı kırkarım. Ben keserim o biter, Çemende bülbül öter, Usta berber der yeter, Bu sakalı kırkarım. Ben çalarım tanbura, Giyinirim tennure, Hak çerağın uyara, Bu sakalı kırkarım. Ben gezerim yazıda, Kuvvetim var pazuda, Ne işim var kazıda, Bu sakalı kırkarım. Kaba sakal istemem, Hep kesilse gam yemem, Hiç kısa – uzun demem, Bu sakalı kırkarım. Var mı bunda bir hatam, Gayrı gönülden atam, Çok mu gelir bir tutam? Bu sakalı kırkarım. Aşka olup mülazım, Bilindi cümle razım… Gayrı, sakal ne lazım! Bu sakalı kırkarım. Bıyığımla başımı, Kirpiğimi kaşımı… Hak onara işimi… Bu sakalı kırkarım. Kaygusuz Abdal menem, Fartu furtu bilmenem, Tek tüyünü koymanam,Bu sakalı kırkarım. Dedim Ey Dilber Kulunam Dedim ey dilber kulunam,Yürü hey torlak der. Sen dahi yolunmamısșın, Sözlerin taslak der. Dedim ey dilber lebinden,Bir buse versen n’ola, Alnina sapan kayası,Ensene tokmak der. Sordum suçum nedir benim, Halima kılmaz nazar, Bu söz senin ne hakkındır, Söyleme kütsah der. Halime bak çuluna bak, Bu dahi sevmiș beni Niyyetül gaza dğil mi, Dönüben ahmak der Yürü hey derviș yoluna, Sende yoktur sim ü zer Akılsız sersem zavallı, Cimri ve çıplak der Serteser gemiș cihanı, Kurt üșmüș tabanına Borusu yanına döver , Kabağı tak tak der Yataği külhan bucağı, Yüzü gözü is ü pas Giydüğü eski kepenek, Eteği sak sak der Kaçuban kurtulamadim, Șol tordağın elinden Her seher karșıma gelir, Cağırır Hak Hak der Hoș gelir bu Kaygusuz’a, Bir kazan kuzlu pilav Yüz elli yağlıca çörek, Ol dahi yumșak der Nefes Beğlerimiz, elvan gülün üstine Ağlar gelür şahum Abdal Musa’ya Urum abdalları postun eğnine Bağlar gelür şahum Abdal Musa’ya Urum abdalları gelir dost deyü Eğnimüzde aba, hırka, post deyü Hastaları gelür, derman isteyü Sağlar gelür şahum Abdal Musa’ya Meydanında dara durmuş gerçekler Çalınur koç kurbanlara bıçaklar Döğülür kudümler altun sancaklar Tuğlar gelür şahum Abdal Musa’ya Benim bir isteğüm vardır Kerim’den Münkir bilmez, evliyanın sırrından Kaygusuz’um ayru düşdüm pirimden Ağlar gelür şahum Abdal Musa’ya Değil mi (Evliyadan gelen kelam) Evliyadan gelen kelâm, Okunan Kur’an değil mi? Gerçek velinin sözleri, Sureti rahman değil mi? Çün seni hak yarattığı Kendüye mir’at ettiği Tecelli – i zat ettiği Sureti insan değil mi? Hak haberin dinleyene, Candan kabul eyleyene Hakkı bilip anlayana, Sözümüz burhan değil mi? Gerçek elini tutmayan Gönlün ana pekirmeyen Hakkı batılı seçmeyen, Cahilü nâdan değil mi? Ey Kaygusuz halin nola, Gitmez isen doğru yola Hak kerem etse bir kula, Hakikat ayan değil mi? Ali Ali canım Ali Canımın cananı Ali Sen alemler umdusun Pir Hacı Bektaşı Veli Abdal Musa Beylerimiz elvan gülün üstüne Ağlar gelir șahim Abdal Musa’ya Urum Abdalları postun eğrine Bağlar gelir șahim Abdal Musa’ya Urum Abdalları dost deyü Eğnimizde aba hırka post deyü Hasteleri gelir derman isteyü Sağlar gelir șahim Abdal Musa’ya Hind’den bazerganlargelir yayınır Pișer lokmaları açlar doyunur Bundan așıkları gelir soyunur Erler gelir șahım Abdal Musa ‘ya Meydanında dara durmuș gerçekler Çalınır koç kurbanlara bıçaklar Döğünür kudüm açılır sancaklar Tuğlar gelir șahım Abdal Musa’ya Her matem dara durmuș gerçekler Uyandırıp Hak çerağin yakarlar Demine hu deyip gülbang çekerler Nurlar gelir șahım Abdal Musa’ya İkrarıdır koç yiğidin yuları Muannidi çeksem gelmez ileri (:::)ınar’ın Yeșilgöl’ün suları Çağlar gelir șahım Abdal Musa ‘ya Ali’m almıș Zülfekaridestine Sallar durmaz Yezitlerine kasdina Tümen-tümen Gene Ali’nin üstüne Sırlar gelir șahım Abdal Musa’ya Benim bir isteğim vardır Kerim’den Münkir bilmez evliyanın sırrından Kaygusuz’am ayrı düștüm pirimden Erler gelir șahım șahım Abdal Musa ‘ya |